İbrahim AKKURT

Lisans ve Yüksek Lisansını İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladı. Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği bölümlerinden mezun oldu Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Bölümünde Doktora eğitimine devam etmektedir. Marmara Üniversitesi ve Medipol Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak dersler vermektedir. “Fatih Tarih Envanteri”, “Çanakkalepedia”, “Keşf-i İstanbul Gezileri”, “İstanbul'un Tarihi Mezarlıkları, Hazire, Kabir ve Türbelerinin Envanter Projesi”, “Yürü Keşfet İstanbul Projesi” lokasyon tabanlı Tarih, Kültür ve Turizm uygulaması, “Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Medeniyetimize Yolculuk” Projesi, “İstanbul Tekkeleri Envanter Projesi”, “Zeytinburnu İlçesi’nin Tarihi Mekanlarının Tanıtım Tabelalarının Hazırlanması Projesi”, “Kültür Bakanlığı Tarihi Yarımada İmar Planı” Projelerinde “Tarihçi, Danışman ve Yazar” olarak görev almıştır. "İstanbul Tarih" ve "Tarihçe" Dergileri ile www.istanbultarih.com isimli internet sitesinin İmtiyaz Sahibi ve yazarıdır. “Fetvanın Gücü - Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi”, “İstanbul'un 100 Sultan İkinci Abdülhamid Han Eseri", “Bakıp da Göremediklerimizle İstanbul” ,"Veziriâzam Davud Paşa ve Külliyesi", "Geçmişten Günümüze Bahçelievler" isimlerinde beş kitabı bulunmaktadır. TV ve Radyo programlarının yanı sıra, tarih alanında farklı konularda yurtiçinde ve yurtdışında seminerler vermekte, Bölgesel-tematik içerikli gezilerde rehberlik yapmakta, Tarih alanında projelerde danışmanlık hizmeti vermektedir. Akkurt, 33 ülke ve 130'a yakın şehirde tarih-kültür-medeniyet anlamında gezi ve incelemelerde bulunmuştur.

Hak Aşığı, Gönüller Sultanı Muhammed Üftade Hazretleri

Asıl ismi Muhammed Muhyiddin olan Üftade Hazretleri, 1490 yılında Bursa’da İnebey Çarşısı üzerinde bulunan Araplar Mahallesinde dünyaya geldi.

28 Şubat 2017 09:16
A
a

Rivayet edildiğine göre; Muhammed Muhyiddin dünyaya geldiğinde annesi rüyasında; oğlunu süt deryasına dalıp çıkarken görmüş ve gördüğü rüyayı eşine anlatmış. Rüyayı tabir eden babası “ İnşallah oğlumuzun ilim erbabı, kamil bir veli olacağına işarettir.” demiştir. Muhammed Muhyiddin ilk tahsilini İmam Muslihiddin Efendi’nin yanında yapmıştır.  Daha sonra 10 yaşında iken Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerinden olan Hızır Dede isimli zaattan tasavvuf konusunda eğitim almıştır. Muhammed Muhyiddin, bir yandan Hızır Dede’den riyazet, mücadele ve ilim tahsiline devam ederken, diğer taraftan geçimini temin etmek için baba mesleği olan İpekçilik ile meşgul olmuştur. Muhammed Muhyiddin; uzun boylu, müşfik bakışlı, devamlı tebessüm hâlinde olan bir zâttı. Görünüşü ile etrâfındakilere güven ve îtimâd telkin eder, herkesin takdîrine mazhâr olurdu. Kimsenin kalbini kırmaz, kalb kırarım endişesiyle kendine hakâret edenlere bile hiç karşılık vermezdi. Câmiye sabah herkesten önce gider, yatsı namazından sonra orada gece geç vakitlere kadar ibâdet ederdi. Bâzı geceler evine giderken, ıssız sokaklarda bir sarhoşa rastlasa, ona yardım ederek evine kadar götürürdü. Herkese yardım ettiği için, Bursa halkı onu çok severdi.


 
16 yaşından itibaren Bursa Ulu Cami’de fahri müezzinliğe ve muhtelif camilerde imamlığa başlamıştır. Davudi bir sese sahip olan Muhammed Muhyiddin, Bursa Ulu Cami’de okuduğu güzel ezanlar ile ün kazanmıştı. Hatta halk onun davudi sesinden ezan ve ilahiler dinleyebilmek için, vakit namazlardan önce Ulu Cami’yi hınca hınç dolduruyordu. Yaptığı bu hizmete karşılık olarak bir gün caminin mütevellisi, kendisine birkaç akçelik maaş bağlamışlardı. Rivayete göre; O gece rüyasında Efendimiz(a.s) kendisini ikaz eder “Üftade oldun, mertebeden düştün” diyerek ikaz etmiş ve bunun üzerine hatasını anlayan Üftade Hazretleri vazifesi karşılığında aldığı maaşı iade etmiştir. Bu olaydan sonra hayatı boyunca yaptığı hizmetler karşılığında bir beklentisi olmamıştır. Vakıat, Divan ve Hutbe Mecmuası olamak üzere 3 eseri bulunan Üftade Hazretleri, şiirlerinde de “Üftade” ismini mahlas olarak kullanmıştır.



Üftade Hazretleri 16 yaşında başladığı Bursa Ulu Camii müzezzinliği vazifesini 18 yıl sürdürmüş, sonrasında hocasından da aldığı icazet ile vaaz ve irşad vazifelerine başlamıştır. Doğanbey, Namazgah ve Kayhan camilerinde hitabette bulunmuş, Aziz Mahmud Hüdayi de kendisini Kayhan Camii’nde tanıyarak intisap etmiştir. Hazreti Üftade, halkın ısrarı ve rüyasında Emir Sultan Hazretlerinin ricası üzerine Emir Sultan Cami hatipliğine tayin edilmiş ve bu vazifeyi ömrünün sonuna kadar sürdürmüştür. Bu vazifeden verilen maaşı da dervişlere dağıtmıştır. Fakat, daha sonraları dağın eteğinde yaptırdığı tekke ve bitişiğindeki camide, Celvetiye Tarikatı'nin talimiyle meşgul olmuştur. Muhammed Üftade Hazretleri, şiirleri, ilãhileri, menkıbe ve kerametleri ile meşhur olmuş ise de tarih sahnesine iki büyük eseri ile çıkmıştır. Biri Celvetiye Tarikatı, diğeri de - kabri Üsküdar’da bulunan, başta Sultan Birinci Ahmed olmak üzere Osmanlı padişahlarına hocalık yapmış- talebesi Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri’dir. Üftâde Hazretleri bu iki eseriyle din, zihniyet, san’at, fikriyat ve ruh dünyamızda asırlar boyunca iz bırakmıştır.

Halk arasında Üftade Hazretlerinin birçok kerameti anlatılmaktadır. Bunlardan birisi; İstanbul’da Süleymaniye Camii Şubat 1577’de tamamlandığı zaman dervişlerden biri, bu camiyi görmeyi dilediğini Üftade Hazretlerine der. Hz. Üftâde de dervişi tenhaya çekip: “Ayağıma bas ve gözünü yum” der. Derviş emirleri yerine getirince, göz açıp yumuncaya kadar kendisini Süleymaniye hareminde bulur. Öğle namazını orada cemaatle eda ettikten sonra aynı şekilde geri Bursa’ya dönerler.



Üftade Hazretleri, uzun ve bereketli bir hayat idame ettirdikten sonra 26 Temmuz 1580 tarihinde 93 yaşında iken Hakk’a yürümüştür. Vasiyeti üzerine Zakirbaşı Emir Efendi tarafından yıkanarak Hisar’daki Üftade Camii yanında bulunan türbesine defnolmuştur.
 
Celvetiye Tarikatı (Celvetilik)
 
Farklı anlamlar ihtiva etmesine karşın kısaca Celvetilik; “İnsanlardan kaçıp uzlet yerine, halk içinde Hakk ile beraber olmaktır. İnsanın tenhada Hakk ile yalnız kalması ise halvet’in bir göstergesidir. Hz. Peygamberimiz nübüvvetten önce Hira Dağı’nda insanlardan uzaklaşarak halvet etmiş, daha sonra peygamberlikle vazifelendirilince nübüvvet makamında celveti tercih ederek halkın arasına karışmıştır. Bu yüzden celvet en son tasavvufi mertebedir. Üftade Hazretleri de celvet prensibini benmseyerek, hayatı boyunca müezzinlik, imamlık, irşad hizmetlerinde cemaatle iç içe yaşamıştır. Bundan dolayı Üftade Hazretleri Celvetiye tarikatının kurucusu sayılmaktadır. 

 
1000
icon
ŞENOL OKTAY 19 Temmuz 2020 22:00

İbrahim AKKURT Evladımızın ömrü çok olsun Hak Aşığı, Gönüller Sultanı Muhammed Üftade Hazretleri çok güzel anlatımla hayatını toparlayarak yazmış Kendisine sevgi,sayğı ve selamlarım gönderiyorum.Bu iki eser çok önemlidir.İnrernette var kardeşlerimiz okusun Üftâde Hazretleri bu iki eseriyle din, zihniyet, san’at, fikriyat ve ruh dünyamızda asırlar boyunca iz bırakmıştır.19.7.20.Bursa

0 1 Cevap Yaz
duyurular DUYURULAR
editörün seçtikleri EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

İstanbul'dan Dünya'ya Tarih'in İzinde