GENÇLİK SUYUN PEŞİNDE

OKMİMY PROJESİ 24 Ekim 2017 08:49
A
a

Sonhabarın yüzünü kışa çevirdiği bir günün sabahında yola, suyun izini, İstanbul'da suyun izini aramaya deyu çıktık!

Osmanlı Kültürel Mirası İzinde Medeniyetimize Yolculuk Projesi kapsamında Prof. Suphi Saatçi hoca ile İstanbul'da tarihi su yolları üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşiden sonra "konuşmak bize yetmez birde yerinde görmek lazım bize bu eserleri" diyerek yola revan olduk. Herkeste uyku mahmurluğuyla harmanlanmış bir merak ile, gözlerde İstanbul'dan uzaklaştıkça belirmeye başlayan heyecanlı bakışlar birbirinin yerine konmak için cedelleşe dururken Eğri Kemer bütün haşmeti ile bizleri Kemerburgaz'da karşıladı.

Yolda bizlere katılan rehberimiz Halil Şahmurat Bey ile ağır ağır, yanağına çiğ düşmüş yollardan Eğri Kemer'e doğru yürümeye başladık. Bizan'ın eski su güzergahı takip edilerek inşa edilen Kırkçeşme Su Tesisi hattında bulunan ve Kırık Kemer, Kovuk Kemer gibi bir kaç ismi de bulunan Eğri Kemer'in yapımına Mimar Sinan tarafından 1554 yılında başlanmış ve 1564 yılında tamamlanmıştır. Kaleyi andıran abidevi görünümü ile görenleri kendisine hayran bırakan yapı 35 metre yüksekliğinde, 207 metre uzunluğundadır. Doksan derece dik açı ile inşa edilmiş olup ikinci katında ise bir yürüme yolu vardır ve bugün trafik yolu üzerinde kalmaktadır. Belgrad Ormanı'ndan ve Büyük Bend, Kirazlı Bend ve Kömürcü Bend'den gelen suları başhavuza aktarmaktadır. Üzerinde otların bittiği kimi yabani çiçeklerin tomurcuklandığı Bend'in tepe noktasını arşınlarken aşınmış olan bir kısmından hala daha çalışır durumda olduğuna şahit olan gözlerimiz, şaşkınlığı ile Koca Sinan'a teşekkür etmek ister gibilerdi...


Eğri Kemer'e nazar edip her taşına dokunmaya çalışarak yavaş yavaş Başhavuzun yolunu tuttuk. Bendlerden gelen suyun toplanarak içerisinde ayrılan kolları sayesinde şehre ulaştırılmasını sağlayan Başhavuz şu an Belgrad Orman'ı içerisinde koruma altında. Kırkçeşme Su Tesisleri'nin bir parçası olan bu havuz da hala daha aktiftir.

Bir yandan suyun peşini kovalarken bir yandan da doğanın âguşuna sığınan bizler boş durmuyor aynı zamanda İstanbul'un su tarihi hakkında yaptığımız çalışmalarında video kayıtlarını tutuyorduk bu şaheserleri kendimize şahit kılarak...


Rehberimiz Halil Şahmurat Bey'in önderliğinde başladığımız geziye Uzun Kemer'e uzaktan verdiğimiz bir selam ile ufak bir moladan sonra Çifte Havuzlar ve Büyük Bend ile devam ettik. Çifte havuzlara uğramadan önce rehberimiz bizlere ormanın içerisinde bulunan ve suyun arıtılması için yapılan ızgaraları gösterdi. Akabinde girdiğimiz Çiftehavuz ise yine Başhavuz gibi suyu toplama ve aktarma işlemi görmektedir. Büyük Bend ise döneminin en büyük su kaynağı olarak inşa edilmiştir. Yalnız halkın su ihtiyacını karşılamakla yetinmeyip gören gözlere de zevk veren bu yapı III. Ahmed döneminde inşa edilmiştir. Belgrad Ormanı'nın sadrına gizlenmiş olan bu bend II. Mahmud döneminde tecdid edilmiş, II. Abdülhamid Han tarafından ise bir kademe daha eklenerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.

Taşıma su ile suyuna kavuşan İstanbul'a yol olan bu bendler genellikle kesme taş ile inşa edilmiştir. Gözlerden ırak olan bu şaheserleri görmenin nasip olduğu kimseler olmak ne de güzeldi...

Haftasonunun gülen yüzünü gören piknikçilerin Belgrad'ın tadını çıkardığı öğlen saatlerinin rahiyası ile bizler de hemhal olmuş iken Büyük Bend'den sonra Kirazlı Bend'e gitmek için ormanda küçük bir yürüyüş yaparak bütün bir şehir yorgunluğunun sırtımıza adeta kambur olmuş yükünü de kısa bir süreliğine omuzlarımızdan atmış olduk; kuşların ezgileri, ağaçların yüzümüzü okşayan rüzgarları ile...


Günümüze en yakın tarihte inşa edilmesi hasebiyle en yeni su bende olan Kirazlı Bend... 1818-39 yılları rasında II. Mahmud tarafından inşa edilmiştir. Belgran Ormanı içerisindeki Kirazlı Dere üzerinde yer alan bu bend yapım kitabesini de sadrında taşımaktadır. Üzerine aksi yansıyan ağaçların resmini taşıyan suya kucak açmış olan Kirazlı Bend bütün sessizliği ile mağrur ama bir o kadar da yorgun gülümsüyordu sanki bize... Ses olduk suyuna, gününe, yolculuğuna...

Kırkçeşme Su Yolu'nu böylece takip ederken bu tesisin bizim için son durağı olan Ayvad Bend'ine geldik. Kirazlı Bend gibi diğer bendlere nazaran hacmi daha küçük olan Ayvad Bendi de 1763'te III. Mustafa tarafından İstanbullulara hayrat olarak şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılmıştır. 68.8 metre uzunluğunda olan Bend, Ayvad Dere, Orta Dere ve Baykaç Dere'nin sularını biraraya toplamaktadır.

Ve II. Mahmud Bendi....

Belki de İstanbul'un en güzel bendi olan II. Mahmuh Bendi adından da anlıldığı üzere II. Mahmud tarafından 1839'da, 6.9 metre uzunluğunda, bu sefer Taksim Su Yolu güzergahı üzerindeki tesis için inşa edilmiştir. Kavisli bir yapı ile yarım hilal olacak biçimde Sarıyer'in kesme taşları ile inşa edilen bu yapının tam ortasına denk gelecek yerde Mahmud Güneşi'ni kendisine taç edinmiş bir kitabe ile tarih düşülmüştür. Mahmud Bendi de gezip rehberimizden Taksim su yolu güzergahının da kısaca tarihini dinledikten sonra bendin vana bölümüne geçerek bend lülelerini gördük. Normal vakitte kapalı olan lüleleri açılarak suyun nasıl aktığını da görmüş bulunduk. Lüle suyun miktarını hesaplamak için kullanılan bir ölçüm aracı olarak kullanılıyor imiş. Tarihi su yollatının suyunun da nasıl hesaplandığını ve akıtıldığını da görmüş bulunduk Mahmud Bendi'nin vana odasında.
İnsanın yaradılışını bir damla suya ithaf eden Yaradan'ın kulları olarak İstanbul'u su şehri kılan ecdadın su yollarının izini sürmeye çalıştığımız bugünde suyun serüvenine şahitlik etmemize vesile olan proje yöneticilerimize, İSKİ İdarecilerine teşekkürlerimizi sunarken bize bu gezimizde rehberlik yapan Halil Şahmurat Bey'e de minnet borcumuzu dile getirmek boynumuza borçtur.
 
 
                                                                                                    Meliha AÇIKGÖZ
 
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

duyurular DUYURULAR
editörün seçtikleri EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

İstanbul'dan Dünya'ya Tarih'in İzinde