1937 Peel Komisyonu Raporu: Filistin’in Taksim Planı ve Türkiye’nin Tutumu

Araştırma-İnceleme 2 Eylül 2016 14:58
Videoyu Aç 1937 Peel Komisyonu Raporu: Filistin’in Taksim Planı ve Türkiye’nin Tutumu
A
a

Dünya Siyonizminin Kurucusu kabul edilen Theodore Herzl, 1897’de Dünya Siyonist Teşkilatı'nı kurmuş ve Avrupa ve Amerika'daki nüfuzlu ve zengin Yahudiler, büyük devletler nezdinde teşebbüslerde bulunarak Filistin'de bir Yahudi Devleti kurmak için çalışmışlardır.

Siyonistler Birinci Dünya Savaşı sırasında Amerikan Başkanı Wilson'a da etki yapmışlar ve Wilson'un da Siyonizm davasına kazanılması, İngiltere’yi de bu davaya karşı sempatik ve destekleyici bir durum almaya götürmüştür. Bunun sonucu, Balfour Deklarasyonu adını alan belge, Yahudilerin anavatan davasında bir dönüm noktası olmuştur. İngiltere Dışişleri Bakanı Balfour, 2 Kasım 1917’de Siyonist Federasyonu Başkanı zengin bankacı Lord Rothschild'a gönderdiği bir mektupta İngiltere'nin Filistin'de bir yahudi anavatanının kurulmasını kabul ettiğini resmen bildirmiştir. Bu deklarasyon, 1918 yılı içinde, sırasiyle, Fransa, İtalya ve Birleşik Amerika tarafından da kabul ve desteklenmiştir. Paris barış konferansında Emir Faysal, Halep'den Mekke'ye kadar uzanacak Arap İmparatorluğu içinde Balfour Deklarasyonuna uygun olarak, yahudilere mahalli muhtariyet verileceğini bildirdiyse de, Faysal'ın bağımsız arap devleti bile gerçekleşmedi. Buna karşılık, San Remo Konferansında İngiltere'nin Filistin'in mandasını eline geçirmesi ve ilk günden itibaren yahudilerin Filistin'e göç etmelerine göz yumması, araplar üzerinde sert tepki yaptı.


Araplarla Yahudiler arasında silahlı çatışmalar başladı. Bu çatışmaların en önemlileri 1921, 1929, 1933 ve 1937-39 yıllarında olmuştur. 1937 de başlayan çarpışmalar sırasında, 1938 yılında, 3.717 Arap ve yahudi ölmüş bulunmaktaydı. 1937 de başlayan ayaklanma ancak 1939 Mayısında sona erdirilebilmiştir. Arapların tepkisinde rol oynayan etkenlerden önemli biri de, Filistin'e yapılan yahudi göçleri olmuştur. Her ne kadar, İngiltere mandater devlet olarak bu yahudi göçü için bazı sınırlamalar koymuş ise de, 1922 yılında 590.000 araba karşı 84.000 kadar olan Yahudi sayısının, 1932 de 770.000 araba karşılık 181.000'e yükselmesine engel olamamıştır. 1933-35 yılları arasında Filistin'e 134.540 yahudi göç etmiştir. Bu ani yahudi göçü, Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni liderliğindeki Filistin araplarını daha da korkutmuş ve bunun içindir ki 1937-39 çarpışmaları hepsinin en şiddetlisi olmuştur. Filistin'deki bu duruma bir çare bulmak ve araplarla Yahudilerin birarada yaşamalarını sağlamak amacı ile İngiltere Filistin için, 1930, 1931, 1937, 1938 ve 1939 yıllarında bazı planlar ortaya atmıştır. Mesela 1937 Peel Komisyonunun raporu Filistin'in Araplarla yahudiler arasında taksimini, bu olmadığı takdirde, muhtariyete sahip kantonlara dayanan bir federal sistemin uygulanmasını tavsiye etmiştir.
 
Bu olaya Türkiye’nin tepkisi çok sert olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, bölgeye komşu coğrafyada bulunmasından dolayı, bölgede yeni bir savaşın çıkmasını istemiyordu ve bu taksim planının bölgede barışı imkansız kılacağını biliyordu. Gazi Mustafa Kemal Paşa,  27 Temmuz 1937 Yılında T.B.M.M Kürsüsünden tüm dünyaya seslenerek şu önemli sözleri söylemişti;


“Arapların Avrupa siyasetine nüfuz edemeyip bu sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok şayanı teessüftür.

Arapların arasında mevcut olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz vakıa bir kaç sene Araplardan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet’in mukaddes yerlerini Musevilerin ve Hıristiyanların nüfuzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet’e lakayt olmakla itham edildik.
Fakat bu ithamlara rağmen Peygamberin son arzusunu yani, Mukaddes toprakların daima İslam hâkimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız.
Cedlerimizin, Selahaddin`in idaresi altında, uğrunda Hıristiyanlarla mücadele ettikleri topraklarda yabancı hâkimiyet ve nüfuzunun tahtında bulunmasına müsaade etmeyeceğimizi beyan edecek kadar bugün, Allah`ın inayeti ile kuvvetliyiz. Avrupa bu mukaddes yerlere temellük etmek için yapacağı ilk adımda bütün İslam âleminin ayaklanıp icraata geçeceğinden şüphemiz yoktur.”


 
KAYNAKLAR:


Türkiye Cumhuriyeti Dahiliye Vekaleti Matbuat Umum Müdürlüğü Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi 27.7.1937
Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi,

 
Ahmet Melik ÜNAL
 
1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

duyurular DUYURULAR
editörün seçtikleri EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

e-gazete E-GAZETE
arşiv HABER ARŞİVİ
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat

İstanbul'dan Dünya'ya Tarih'in İzinde