YA MEDET!

Kategori: İstanbul - Tarih: 26 Nisan 2022 10:22
YA MEDET!

Leylâ’ya münâcât

aşk’ın üç vakti var:
Leylâ doğmadan az evvel,
Alaaddin’in cini kaybolduktan çok sonra
ve düşte.
Vakte ters düşme korkumuz yok.
Çünkü masallardan nasipdar olan çocuklarız biz.
 
Sanki hazırım dağları devirmeye.
Bir küheylan endamında değil belki
ama elbet diz vurdukça toprak inleyecektir
ve incelecektir.
Çünkü aşk’a hissedar olan çocuklarız biz.
 
-tutulduğumuz yerde(n) gerçekleşiyor diriliş.
 
Ahh Leylâ bilir misin gönlün hicret ettiği şehirlerde başka yangınlar var şimdi?! Kutsalı emin kılmayı, emanete müsahiplik etmeyi farz-ı kifaye sayıp oturduğumuz yerden ah u vah ettiğimizden beri sürekli film kopuyor. Ve bizler her seferinde başa sarıp rollerimizi kusursuzca icra etmeye devam ediyoruz. Unutuyoruz çocukların kalbinde patlayan mayınları. Unutmasak ya, unutmayalım n’olur Leylâ! 
 
El yapımı acılar, orantısız sevdalar, hükümsüz nazarlar, merhametsiz ağyar derken başım dönüyor. Arabesk fonda yapboz tahtasına çevirdiğimiz düş kırıklıklarımızın kronolojisi üzerine konuşalım biraz da. Kaç okka hüzünden sonra inşirah gelir, bu mevzudan kanatlandıralım muhabbeti.


 
Çekleri, senetleri imzalar gibi imzalayamazsın kalp dediğimizi. Ve kalbe kentten döner gibi dönemezsin. Şehri var elbet kalbi olanın. Bilir misin kaç kapıdan girilir bir yüreğe ve kaç kapılıdır yürek dediğin?!
 
Ellerinde, sözlerinde –illa ki- gözlerinde nefes aldırıp ağırlayanlar gerek. Failden öte fiili, takdirden evvel tevessülü hatretmek gerek. Misafir olmayı, misafir olanı edebince ağırlamayı bilmek gerek. Vakitsiz kalkıp gideni uğurlamak ahh ne zor. Sen yine de bilme Leylâ.
 
Güne selam,
Güne erdirene hamd.
Kaleme selam,
Kâli hâl bilene hamd.
Nisana selam
ve içinden nisanlar geçen ramazana hamd.
 
Kuyu dibindeki Yusuf’un hüznü ağırlığında ve çöle düşen Mecnun’un cinneti kadarsa sevdan, varmak yoktur. Aramak düşer nasibe. Ve herkesin nasibi miktarınca yoğrulur rüyası, nazara gelir Leylâ’sı.
 
İkindi kerahatine ısrarla varışlarımızdan belli, geç kalmaya müptelalığımız. Ne zaman buralara yağmur gelmez, biz o vakit dua’ya çıkarız. Külden bestedir hayat. Ateş, buz dağında neşveden varestedir.
 
Katip yine en güzel kelamını iki minare arasına sığdırsın. Mahyaların kandili adetince hu’larımız karışsın semaya. Ve biz, gönül ehlinin dualarıyla demlenelim. Bidayetinde hidayeti muştulayan secdeye düşen alınların pir u paklığında meşk edelim. Bilir misin dualar da büyük cesaret ister Leylâ.
 
Nicedir laleleri beklemekteyim...
 
 

http://www.istanbultarih.com/haberprint/ya-medet--10357.html