LEYLÂ’YA MÜNÂCÂT II
Kategori: Araştırma-İnceleme - Tarih: 20 Mayıs 2022
15:04
muhayyer makamı.
gözlerin bir salgın
gözlerin bir ihtilal ertesi
gözlerin mutlak bir infilak
sana varmak misali.
bölüştüğümüz ekmek adetince
biriktirdiğimiz yaşamak sanrısı.
kalp ağrısı gavur icadı
gönül cinneti, aşk dediğin.
Ağır zamanlarda kaldırımları es geçemezsin Leylâ. Kimseler bilmese de kollektif cümlelerin iştah kabartan hikayeleri ondadır. Marşlarda tutulan tempolar, meydanlarda savrulan sloganlar kadar ruhun cazibesi. Niçinlerin nasıllara devşirildiği gazete manşetlerinden ibaret hayatlarımız.
Kalabalıklar arasında yalnızlaşan ‘‘şükr’’ü kaç kez çarmıha gerdiler bi’ bilsen! Ve kaç kez bin yıl sürecek sancıların fitilini ateşlediler pervasızca. Devrimlerin, devirenlerin ve devlerin etrafını dağıtıp çölleşmesini seni korkutmasın Leyla. Düzme –düpedüz düzme- bir dünyada şiirle sual etmenin kalbe pek de güzel geldiği aşikar. Tevessül ettiğimiz sebepler sonrası takdir O’ndan. Hatırla Leylâ.
İyi adamlar diyeceklerini başta söylerler. Ben sonda söyleyeceğim diye beni kötü belleme. Bir çocuk masumiyetiyle diz çöktüren sofraları bereketlendiren mısralar ver bana. Şimdi gözlerinin birbiri ardına yıldızları devirmesinin ne alemi var?! Ya bu baş ağrıları? Bu baş ağrıları çıldırmış olmalı Leylâ.
Yaşananlara bakıp da mahzun olma Leylâ. Talih, yeni kelimeler koyacak kalbine. Gün geceye dönecek. Şafak tarumar olacak. Ve Leylâ, senin leyle takılı saçlarını elbet Mecnun çözecek. Ne müthiş bir teşebbüs!
ellerin diyorum, ellerin;
içimdeki karları eritemeyecek kadar soğuk.
çok zaman oldu,
yitik hüzne gebe düşen gece düne döneli.
hiç bitmedi bende
vazgeçme telaşı.
ve ellerin, göçebe yurdu.
koşturmam gerek atlarımı
dört nala, gün aşırı.
ağız dolusu kahkaha ısmarlarım sana,
bir ara.
söz.
Hakkı haykıran manifestonun satır arasına sinmiş hıçkırıklar ne çok güzel. O'nunla ihtimaller üzerine yol. Yol arayanın, "ol" demek yaradanın. Yol bittiğinde hikaye de değişir, bilesin Leylâ.
ahh Leylâ, sevemem seni
el duyar, izi kalır yanağında.
gözlerin bir salgın
gözlerin bir ihtilal ertesi
gözlerin mutlak bir infilak
sana varmak misali.
bölüştüğümüz ekmek adetince
biriktirdiğimiz yaşamak sanrısı.
kalp ağrısı gavur icadı
gönül cinneti, aşk dediğin.
Ağır zamanlarda kaldırımları es geçemezsin Leylâ. Kimseler bilmese de kollektif cümlelerin iştah kabartan hikayeleri ondadır. Marşlarda tutulan tempolar, meydanlarda savrulan sloganlar kadar ruhun cazibesi. Niçinlerin nasıllara devşirildiği gazete manşetlerinden ibaret hayatlarımız.
Kalabalıklar arasında yalnızlaşan ‘‘şükr’’ü kaç kez çarmıha gerdiler bi’ bilsen! Ve kaç kez bin yıl sürecek sancıların fitilini ateşlediler pervasızca. Devrimlerin, devirenlerin ve devlerin etrafını dağıtıp çölleşmesini seni korkutmasın Leyla. Düzme –düpedüz düzme- bir dünyada şiirle sual etmenin kalbe pek de güzel geldiği aşikar. Tevessül ettiğimiz sebepler sonrası takdir O’ndan. Hatırla Leylâ.
İyi adamlar diyeceklerini başta söylerler. Ben sonda söyleyeceğim diye beni kötü belleme. Bir çocuk masumiyetiyle diz çöktüren sofraları bereketlendiren mısralar ver bana. Şimdi gözlerinin birbiri ardına yıldızları devirmesinin ne alemi var?! Ya bu baş ağrıları? Bu baş ağrıları çıldırmış olmalı Leylâ.
Yaşananlara bakıp da mahzun olma Leylâ. Talih, yeni kelimeler koyacak kalbine. Gün geceye dönecek. Şafak tarumar olacak. Ve Leylâ, senin leyle takılı saçlarını elbet Mecnun çözecek. Ne müthiş bir teşebbüs!
ellerin diyorum, ellerin;
içimdeki karları eritemeyecek kadar soğuk.
çok zaman oldu,
yitik hüzne gebe düşen gece düne döneli.
hiç bitmedi bende
vazgeçme telaşı.
ve ellerin, göçebe yurdu.
koşturmam gerek atlarımı
dört nala, gün aşırı.
ağız dolusu kahkaha ısmarlarım sana,
bir ara.
söz.
Hakkı haykıran manifestonun satır arasına sinmiş hıçkırıklar ne çok güzel. O'nunla ihtimaller üzerine yol. Yol arayanın, "ol" demek yaradanın. Yol bittiğinde hikaye de değişir, bilesin Leylâ.
ahh Leylâ, sevemem seni
el duyar, izi kalır yanağında.
http://www.istanbultarih.com/haberprint/leyl--ya-mun-c-t-ii-10358.html