Kitapların Kahramanı Ali Emiri Efendi

Kategori: Kültür-Sanat - Tarih: 20 Şubat 2017 08:55
Kitapların Kahramanı Ali Emiri Efendi

Diyarbakır’da ailenin son çocuğu olarak doğan Ali Emiri Efendi,soylu bir aileden gelmektedir. Ünlü bir şair olan Saim Mehmet Emiri Çelebi’nin torunlarından Seyyid Mehmet Şerif Efendi’nin oğludur....

Yekpâre nûr olan bu kütübhâne-i nefîs
Yekpâre servetiydi bu âlemde kendinin

Yahya Kemal’in bu eşsiz ifadesinde elbette bir kitap aşığı kokusu vardır. Kim olduğu konusundaki tahminleriniz de boşa çıkmayacak olan bir isim. Ali Emiri Efendi.
Kimdir bu kitap aşığı? İlim serüvenin de neler yaşadı? İlme en büyük katkısı ne olmuştur? Eserleri neler ve eserlerini nasıl yazmıştır?

Yahya kemal’in ‘’Muhtâc isen feyûzuna eslâf pendilinin, Diz çök önünde şimdi Emiri Efendi’nin’’sözlerine itibar ederek Emiri Efendi’yi tanıyalım, payımıza düşen hisseyi fazlasıyla almaya gayret edelim.



Diyarbakır’da ailenin son çocuğu olarak doğan Ali Emiri Efendi,soylu bir aileden gelmektedir. Ünlü bir şair olan Saim Mehmet Emiri Çelebi’nin torunlarından Seyyid Mehmet Şerif Efendi’nin oğludur. Kendisi doğum tarihini Tezkire-i Şuarâ-yı Amid adlı eserinde ‘’Velâdet-i âcizânem 1274 sene-i hicriyyesindedir’’  şeklinde bildirir.

Alet ilimleri ve hat derslerini amcası Fethullah Feyzi Efendi’den ve büyük amcası Şaban Kâmil Efendi’den, Farsça derslerini ise Şirvan Kaymakamı olan dayısından almıştır. Muhtar Tefikoğlu; ‘’Eğlenmeye merakım yok idi. Üstadımızla gezintiye gittiğimizde, çocuklarla oyun oynarken, ben bir tarafa çekilir kitap okurdum.’’  sözleriyle Ali Emiri Efendi’nin çocukluk yıllarında başlayan ilim ve irfana olan merakını dile getirir.

İslam’ın ilk emri olan ‘’İkra’’ düsturunu en iyi şekilde kavramış olmalı ki zikir gibi elinden kitaplarını düşürmemiştir. Hafızasının çok güçlü olduğu bilinmektedir. Sekiz on yaşlarında iken eski yazıları okumaya çalıştığı ve beş yüzden fazla şairin şiirlerinin bulunduğu Nevadir’ul Asar adlı eserdeki dört bin beyiti ezberlediğine  dair rivayetler mevcuttur.

İlk eseri olan Diyarbakırlı Şairler Tezkeresi’ni eski metinler ve mezar kitabelerinden yararlanarak yazmıştır.

Şiir, Hat sanatı, eski yazıları okuma merakı ve kitap aşkı onu büyük bir hazineye götürecektir.



Kaşgarlı Mahmud’un Dîvân-ü Lügâti’t-Türk  adlı eserini  yani hazinesini bulan Ali Emiri Efendi  mutluluğunu şöyle dile getirir: ‘’Bu kitabı aldım; eve geldim. Yemeği içmeği unuttum. Bu kitabı sahaf Burhan 33 liraya sattı.Fakat ben bunu birkaç misli ağırlığındaki elmaslara,zümrütlere değişmem.’’
Ziya Gökalp ve Fuad Köprülü, Dîvân-ü Lügâti’t-Türk ‘ün bulunduğunu duymuşlar ve Ali Emiri Efendi’nin yanına giderek kitabı görmek istemişler fakat Ali Emiri Efendi kaybolmasından endişe duyduğu için göstermemiştir. Kitabı sadece çok güvendiği Kilisli Rifat Efendi’ye gösterir.

Ziya Gökalp kitabın neşredilmesi için Kilisli Rifat Efendi ile görüşmüş ve neşri için çözümler aramışlardır. Kilisli Rifat Efendi, Sadrazam Talat Paşa ile görüşerek Ali Emiri Efendi’den kitabı neşretmesini rica eder. Ali Emiri Efendi bu ricayı sadece kitabı Rifat Efendi’nin yayınlaması şartıyla kabul eder. Bunun üzerine kendisine yüksek memuriyet teklifi edilir ancak bu teklifi kabul etmeyecektir.

Kilisli Rıfat, 1915 yılında bulunan kitabı kendi el yazısı ile kopyasını çıkarır ve bu kopyadan birinci cildini aynı yıl içerisinde (mali 1333),ikinci cildini (mali 1333),üçüncü cildini de 1917’de (mali 1333) yayınlar. Kilisli Rıfat’ın özgün nüshası İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesinde yazmalar 1355 numarada bulunmaktadır.



Ali Emiri Efendi’nin eserleri; Divanları, Durûb-ı Emsâl, Esâmî-i şu’arâ-yı Âmid, Mir’at-i Fevâ’id Mukaddimesi, Mir’at-i Fevâ’id fi Terâcim-i Şuarâ-yı Âmid, Tezkire-i Şuarâ-yı Âmid, Mecmua ve Makaleleri ve Türk asıllı bir ilim adamı olan Zemahşeri’nin eseri olan Enmûzec adlı kitabın tercümesini yapmıştır. Ayrıca beratları da mevcuttur.

Nev’i şahsına münhasır kişilerden olan Ali Emiri Efendi Divanında kendi için şunlar söyler: ”Lamba kenarında kitap mütalâa ederken, sabah olmak defaatla vaki’ oldu. Uyusam kimse yanıma yatamazdı. Okuduğum kitapları sûret-i alenî ile tekrar edermişim.” Sözlerinden de anlaşılacağı üzre kitaplara olan aşkını ve neden evlenmediğini açıklar niteliktedir.

Ali Emiri Efendi ilim yolunda yaptığı yolculuk esnasında servetini dahi harcamaktan çekinmyerek sahip olduğu kitaplarını milletine armağan etmiştir. Fatih semtinde bulunan Feyzullah Efendi Medresesi’ni kütüphaneye çevirtmiş ve kütüphanenin adının Millet kütüphanesi  olmasını istemiştir.Görüldüğü gibi kitaplarına verdiği değerin fazlasıyla milletine de vermiştir. Buraya 4.500’ü el yazması, 12 bin kadar matbu olmak üzere toplam 16.500 kitap bağışlamıştır. Kimseye göstermeye kıyamadığı Divan-i Lugat-it Türk kitabı da bağışlamıştır. Oysa ki zamanında Macar İlimler Akademisi Divan-ı Lugat it Turk’ü satın almak için 10 bin altın teklif etmişti. Ali Emiri Efendi;’’Ben kitaplarımı milletim için topladım. Dünyanın bütün altınlarını önüme koysalar,değil böyle bir kitabı, herhangi bir sayfasını dahi satmam.’’  Cevabını vererek reddetmiştir. Bu teklifi reddedecek kadar asil ruhlu, kitabı milletine bağışlayacak kadar yüce gönüllüdür.



Meşrutiyetin son yıllarında yaşamış ve Cumhuriyetin kuruluşuna şahit olmuş olan Ali Emiri Efendi üç gün süren hastalığından sonra 23 Ocak 1924’te Fransız hastanesinde vefat etti. Mezarı Fatih türbesi avlusundadır.


ELİF GÜNAL

 

http://www.istanbultarih.com/haberprint/kitaplarin-kahramani-ali-emiri-efendi-212.html